Öğrenmeyi, öğrenmek

Ne alaka değil mi?
Nerden çıktı bu konu şimdi!…
Hemen açıklayayım;…
Bir önceki yazıma, “BESYO” mezunu bir arkadaşın yaptığı yorum üzerine ele aldım bu konuyu.
Yorumu merak eden olursa bir önceki yazımın altından okuyabilir.
Gelelim konumuza…
Öğrenmek; aslında insanoğlu İçin özel bir lütuf değil.
Sebebi ise, akıl dediğimiz mükemmel bir şeye sahip olmamız.
Öyle bir parça ki;… diğer organlarımız sayesinde her şeyi kaydettiği gibi, sürekli öğreniyor.
Ama! bir kullanma kılavuzu var.
Öncelikle bunu farketmemiz gerekiyor.
En sevmediği şey ise!…
Karışıklık…
İşleyiş karıştı mı, düzeltmesi de bir o kadar zor oluyor.
Konu aslında çok uzun ve karmaşık gözükse de, aslında çok basit ve kolay.
Peki! Kim diyor bunu?
Yaşadığımız dönemin “büyük öğretmen ” olarak kabul edilen:
”Richard Feynman” diyor.
Kendisi aslında bir fizikçi ve öğrenme ile ilgili bir teknik geliştirmiş.
Richard Feynman” a göre bilgi ikiye ayrılıyor.
Birincisi: sadece tanımı bilinen bilgi…
İkincisi: Bütün temelleri ile derinlemesine öğrenilen bilgi.
Şimdi size;” Feynman tekniğini ile doğru öğrenmenin dört adımından bahsetmek istiyorum.
Birinci adım: Konuyu belirleyin.

İkinci adım : Öğren ve altı yaşında bir çocuğa anlatır gibi anlatmaya çalış.

Üçüncü adım : Gözden geçir ve tekrar öğren.
(Anlatırken eksiklerinizi çok iyi farkedeceksiniz.)

Dördüncü adım: Basitleştir ve benzerlikler kur.
(Son dönemde buna kodlama diyen de var.)

Anlatırken günlük olaylardan örnekler vermeyi ve öğrendiğimiz bilgileri komikleştirmeyi öneriyor Feynman.
Unutmayın…

Dahiler çok derin bilgileri sade benzerliklerle çok iyi buluştururlar.
Anladın mı? “ BESYO”lu arkadaşım konuyu.
Mesele sadece ayakkabıcı olmakla alakalı değil!…

Bir kavram eksilecek bir yeri kalmadığında mükemmele ulaşır.
Sadelik karmaşıklığın en ileri seviyesidir.